Panik Atak – Panik Bozukluk

Kısa süre yaşanan anksiyete (kaygı) belirtisine kaçma-savaşma tepkisi denir.  İnsan herhangi bir tehlikeyle karşılaştığı zaman vücudunda o tehlikeden kaçacak ya da onunla savaşacak değişiklikler olur. Cilde giden kan miktarı azalır, kaçmaya veya savaşmaya yarayacak olan büyük kaslara giden kan artar. Böylece ciltte soluklaşma ve ellerde ayaklarda uyuşma olur. Kalp pompaladığı kan miktarını arttırmak için daha güçlü ve hızlı çarpar. Bu da çarpıntı hissedilmesine neden olur. Beyne giden kan miktarı azalır, sersemlik hissi ortaya çıkar. Kandaki oksijen miktarını arttırmak için daha derin ve hızlı nefes alınır. Bu da nefes darlığı olarak hissedilir. Tehlikelerle dolu ilkel zamanlarda bu tepki insanların hayatta kalması için çok önemliydi. Örneğin kendisine zarar verebilecek bir hayvanla karşılaştığında bu kaçma-savaşma tepkisiyle hayatta kalıyorlardı. Günümüzde hayatımıza yönelik riskli bir durumda bu tepki halen hayat kurtarıcıdır. Ancak kaygı duyacağımız konular büyük oranda değişmesine rağmen, kaygı durumunda aynı belirtileri yaşarız. Yani çocuğunun eve geç gelmesine endişelenen bir annenin vücudu,  vahşi bir hayvanla karşılaşmış gibi tepki verir. Bu da ani bir kaygı atağına yani panik atağa neden olabilir.

Panik atak aniden başlayan, hızla artan, kişinin öleceği düşüncesinin eşlik ettiği yoğun endişe ataklarıdır. Panik atak sırasında kalp atışlarında hızlanma olur, titreme, terleme, nefes almada zorluk, bulantı, başdönmesi, sersemlik hali, uyuşma, karıncalanma duyumları, üşüme, kontrolünü kaybedecekmiş ya da ölecekmiş gibi hissetme görülür. Belirtiler 10 dakikada en yüksek noktasına ulaşır. Genellikle yarım saat içinde sonlanır. Ancak hastalar genellikle atak sonrasında yorgunluk ve sersemlik hissi tarifler.

Panik bozuklukta ise beklenmeyen, tekrarlayan panik ataklar olur. Aynı zamanda kişi başka ataklar geçireceği için endişelenir ve bu yüzden yaşantısında birtakım değişiklikler yapar. Örneğin yalnızken atak geçirirse kimse kendisine yardımcı olamaz diye tek başına evde kalamaz, dışarıya çıkamaz veya kalabalığa giremez.

İnsanların %30’u panik atak geçirir. Ancak bunların %5’i panik bozuklukla sonuçlanır. Bir kez panik atak geçirmek, panik bozukluk gelişeceğini göstermez. Peki kimlerde panik bozuklukla sonuçlanır? Tekrar panik atak yaşayacak diye endişelenen, bu nedenle nefes darlığı, çarpıntı, uyuşma, terleme gibi bedensel duyumlara odaklanan kişilerde panik bozukluk gelişme olasılığı yüksektir. Bedensel duyumlar panik atağın habercisi gibi algılanıp endişenince atak geçirilir. Örneğin kahve içen kişide çarpıntı olması olağandır. Ancak daha önce panik atak geçirmiş, atak sırasında yoğun çarpıntı yaşayan kişi atakla çarpıntıyı eşleştirir. O nedenle çarpıntı olunca atak mı geçiricem endişesi yaşar ve bu endişe panik atakla sonuçlanır.

Panik bozukluk hastaları bilişsel davranışçı terapiden belirgin fayda görür. Terapide bedensel duyumların tehlikeli olmadığı, panik atak geçirildiğinde bunun sonuçlarının ölümcül olmadığı üzerine çalışılır. Birtakım davranışçı tekniklerle kaçınma ve güvenlik arama davranışları ortadan kaldırılır.