Kendisini mutsuz hisseden insanlardan ‘depresyona girdim’ cümlesini çok duyarız. Mutsuzluk depresyonun temel semptomudur ancak depresyon tanısı koymak için yeterli değildir. Depresyonda olan kişi kendisini mutsuz hisseder, bunun yanında hiçbir şey yapmak istemez. Herhangi bir şey yapacak enerjisi de motivasyonu da yoktur. Yapmak zorunda olduğu şeyleri ya yapamaz ya da çok zorlanarak ve daha uzun sürede yapar. Tüm gün yatarak vakit geçirmek ister. Hastalar ‘kolumu kaldıracak gücüm yok’ diye ifade ederler bu durumu. Eskiden severek yaptığı etkinliklerden keyif almaz. Geleceğe karşı umutsuzdur. Hiç bir şeyin iyi olmayacağını hatta daha kötü olacağını düşünür. Bazen umutsuzluk o kadar güçlüdür ki intihar düşüncelerine neden olur. Uyku ve iştah bozuklukları olur. İştah azalması veya artması görülür. Aynı şekilde uykusuzluk veya fazla uyuma olur.
Gün içinde herkes zaman zaman bu şekilde hissedebilir. Canımızı sıkan bir şey duyduğumuzda, kötü bir gün geçirdiğimizde depresif hissedebiliriz. Ancak depresyon olduğunu söyleyebilmemiz için en az 2 hafta süreyle günün büyük bir bölümünde böyle hissedilmesi gerekir. Aynı zamanda işlevsellik bozulmalıdır. Yani kişinin toplumsal, mesleki ya da ailesel görevlerini yerine getiremez hale gelmesi gerekir.
Depresyon psikiyatrik hastalıklar içinde yaşam boyu görülme olasılığı en yüksek olan hastalıktır (ortalama %17). Kadınlarda erkeklerden 2 kat daha sık görülür. Bu durum kadınlardaki hormonal değişikliklere bağlanmıştır. Ergenlik, gebelik, doğum, menstürasyon öncesi dönem gibi hormonal değişikliklerin olduğu dönemlerde depresif yakınmaları daha sık görürüz.
Depresyon kronikleşme ve tekrarlama eğilimde olan bir hastalıktır. Tedavi edilmeyen olgular 1 yıl içerisinde düzelme eğilimindedir. Ancak ilk ataktan sonra tekrar hastalanma oranı %50’dir. Her atak gelecek olan atağın habercisidir. Hastalık ilerledikçe daha sık ve uzun ataklar geçirilir. Tedavi alanlarda iyileşme ortalama 3 ayda olmaktadır. Depresyon düzeldikten sonra ilaç kullanımı psikiyatri doktorunun önerdiği kadar kullanılmalıdır. Bu gelecek olan ataklara karşı hastayı korumaktadır.